Anne ve baba olduğumuz günden kısa bir süre sonra çocuğumuzun ihtiyaçları için doğru kararlar verme çabamız organik bir şekilde oluşur. Neredeyse her konuda ince eleyip sık dokuruz. Çocuğumuza uygun mu? Doğru seçimler mi yapıyoruz? Onun için en doğrusu hangisi? Bu sorular tüm kararlarımızın görünmeyen önemli alt mesajlarıdır aslında. Söz konusu okul, okula başlama yaşı, okul seçimi, okula başlayacağı zaman dilimine karar vermek gibi konular olunca, verdiğimiz kararın uzun bir sürecin başlangıcı olacağını bildiğimizden olsa gerek daha çok düşünürüz.
Peki çocuğumuz ne zaman okula gitmelidir? Okul seçiminde nelere dikkat etmeliyiz?
Gelin hep birlikle bu konuyu inceleyelim… Çocukların bebeklik döneminde yani 0-2 yaşa kadar anne ve anne gibi bağ kuran kişiye ihtiyaç duyacağını biliyoruz. Doğduğu andan itibaren öğrenme, paylaşma, iletişimin türü yollarına aşama aşama dahil olan insan daha çok küçükken en hızlı öğrenme sürecini geçiriyor aslında. Akran öğrenmesi dediğimiz sosyal öğrenmenin temeli olan kısım çocuğa okul aracılığı ile bolca iletilir. Peki ebeveyn ve bakım veren kişiden sonra en çok kimlerden öğreniyorlar hayatı; tıpkı kendileri gibi büyürken öğrenen/öğrenirken büyüyen diğer çocuklardan. Yani akranlarından öğreniyorlar. Sosyal zekaları, iletişim becerileri, alıcı-ifade edici dil gelişimleri, öz-bakım becerileri, birlikte ve bireysel hareket etme özelikleri gelişiyor. Ailelerin verebilecekleri maalesef yaşadığımız dönemin şartları düşünüldüğünde oldukça kısıtlı hale gelmeye başladı. Yani açık alanda arkadaşlarıyla özgürce koşup oynayacakları, yetişkin denetiminde bile zorlanan ebeveynler çocuklarının gelişimsel ihtiyaçlarına gör okula göndermelidirler.
Yeni bilgiler verilmeli
Okul öncesi dönemde elbette rekabetten bahsetmiyoruz, uygun da bulmuyoruz. Ama gelişimin bir parçası olarak çocukların karşılarına çıkabilecek her durum için belirli düşünce yapılanmalarının çok küçük yaşlarda oluşmaya başladığını biliyoruz. Öğrenme yolları tam da bu mantıksal örüntüyü kurmaya başladıkları alana denk geliyor ve bu sırada öğreniliyor. Tüm bu nedenlerle okul, çocuğun ihtiyaçlarını doğru belirleyen, çocuk olduğunu unutmadan kendi ‘yarı denetimli’ kararlarını verebildikleri, merak duygularını farklı alanlarda yaşamasını sağlayan ve çocuğa doğru soruları sormayı öğreten bir yapıda olmalı. Okul aynı zamanda çeşitli alanlarda çocukların entellektüel bilgi birikime katkıda bulunmalı. İlkokul ve hatta okul hayatına temel oluşturan bu dönemde öğretmen ve okul materyalleri en önemli kaynakların başında geldiğinden olabildiğince yeni bilgi çocuğa verilmeli.
Doğru yaş çocuğun bilişsel becerileri, anne ve aileden ayrışması ve duygusal olgunluğuna göre değişkenlik gösterebilir
Sonuç olarak, eğer çocuğunuz evde yeterli bedensel aktiviteyi gerçekleştiremiyorsa, yakınınızda akran öğrenmesine katkı sağlayacak yaşıtları yoksa veya onları az görüyorsa, çalışan anne-baba iseniz, çocuğunuzun gelişiminde çok önemli olan bu ilk yılları doğru yönlendirmeniz gerekiyor. Öz-bakım becerilerini geliştirdiği 3 yaşı, öğrenme alt yapısını oluşturduğu 4 yaşı ve ilk okula hazırlık yaptığı 5-6 yaşı okulda geçirmesi oldukça büyük önem taşır. Doğru yaş ise bu kazanımların tamamı veya bir bölümünü veremeyeceğiniz her durumdur. Tamamıyla okula hazır, öğrenme kanalları açık, kendi haklarını ve arkadaşının haklarını bilen-saygı gösteren bir çocuk olarak büyümeleri verilen en güzel temel eğitimdir. Bu becerileri kazanmaya tüm çocuklar aynı anda hazır olamayabiliyorlar. Doğru yaş çocuğun bilişsel becerileri, anne ve aileden ayrışması ve duygusal olgunluğuna göre değişkenlik gösterebilir. Her çocuğun biricik ve tek olduğunu unutmayarak, ihtiyaçlarını vaktinde görmeye çalışarak ilerlemeliyiz. Bütün bu bilgiler ışığında kendi çocuğunuz ile ilgili soru işaretleriniz var ise mutlaka bir uzmana danışmanızı tavsiye ederim.